home icon ile ilgili görsel sonucu Prof. Dr. Özcan UZUN
Psikiyatri Uzmanı
    
 
YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU

 

Kaygı (anksiyete) yaşamın normal bir parçasıdır. Aslında kaygı, bir ölçüde bizim günlük sorunlarla baş edebilmemiz için hazırlıklı olmamızı, bir tehlike durumunda da hızlı karar verip kurtulmamızı sağlar. Normalde bu tür kaygı hafiftir ve baş edilebilir düzeydedir.  

Kaygı bozukluğu ise başlıca özelliği hemen her gün ortaya çıkan, birçok olay ya da etkinlik hakkında aşırı kaygı, endişe içinde olmaktır. Kişi gerilimini ve kaygısını kontrol etmekte zorlanır. Bu kaygı durumuna huzursuzluk, kolay yorulma, düşüncelerini yoğunlaştırmada güçlük çekme, kaslarda gerginlik hissi ve uyku bozukluğu belirtileri eşlik eder.

Hastalığın belirtileri dönem dönem iyileşmeler ve alevlenmeler gösterir. Stresli yaşam olayları olduğunda belirtiler çoğunlukla kötüleşir. Hastalığın oluşmasında “kalıtsal etkenler, beyin nörokimyasındaki değişiklikler, kişilik özellikleri ve stres verici yaşam olayları” etkilidir.

Hastalar yorgunluk, gerginlik, kas ağrısı ve başağrısı gibi bedensel belirtiler nedeniyle çoğu zaman psikiyatri dışı branş hekimlerine başvururlar ve doğru tanının konması ve uygun biçimde tedavi edilmesi gecikebilir.

YAB’nun yaşam boyu görülme sıklığı %5-6’dır. Başka bir deyişle, her 100 kişiden 5-6’sı yaşamlarının herhangi bir zamanın bu rahatsızlığı yaşayabilir. Yaşla birlikte kaygı duyarlılığı artar. YAB yaşlılıkta en sık görülen anksiyete bozukluğudur.  

Başlıca endişeler

Bu kişiler işlerinde ortaya çıkabilecek sorumluluklar, parasal sorunlar, aile bireylerinin sağlıkları, çocuklarının başına gelebilecek kazalar ya da diğer küçük konular (günlük ev işleri, arabanın onarımı ya da randevularına geç kalma gibi) gibi sıradan olaylar hakkında çoğu zaman endişelenirler.

Gerçek bir neden yokken ya da nedeni olsa bile durumla uygunsuz olan, aşırı olan denetlenemeyen nitelikteki endişe hastalığın temel belirtisidir. Çoğu zaman kişi endişelerinin aşırı olduğunun farkındadır, ancak endişelenmelerini denetleyemezler ve bir türlü sakinleşemezler. Çevrelerinde “aşırı evhamlı” olarak tanınırlar. Yorgunluk, dikkat bozukluğu ve konsantrasyon güçlüğü, en ufak sesle kolayca irkilme, uykuya dalamama ve gece sık sık uyanma diğer önemli belirtilerdir.

YAB’a sıklıkla sanki fiziksel bir hastalık varmışçasına kendini gösteren bazı bedensel belirtiler eşlik eder. Bu belirtiler: nedensiz yorgunluk, başağrısı ve kas ağrıları, yutma güçlüğü, titreme ve seyirmeler, terleme, tahammülsüzlük, bulantı, sersemlik hissi, sıcak basması gibi fiziksel yakınmalardır.  

Tanı

A. En az 6 ay süreyle hemen her gün ortaya çıkan, birçok olay ya da etkinlik hakkında (işte ya da okulda başarı gibi) aşırı kaygı ve üzüntü (endişeli beklentiler) duyma

B. Kişi, kaygı ve üzüntüsünü kontrol edemez.

C. Kaygı ve üzüntüye aşağıdaki altı belirtiden üçü (ya da daha fazlasına) eşlik eder (son 6 ay boyunca hemen her zaman en azından bazı belirtiler bulunur). Not: Çocuklarda sadece bir maddenin bulunması yeterlidir.

(1) Huzursuzluk, aşırı heyecan duyma ya da endişe

(2) Kolay yorulma

(3) Düşüncelerini yoğunlaştırmada zorluk çekme ya da zihnin durmuş gibi olması

(4) İrritabilite

(5) Kas gerginliği

(6) Uyku bozukluğu (uykuya dalmakta ya da sürdürmekte güçlük çekme ya da huzursuz ve dinlendirmeyen uyku)

D. Anksiyete ve üzüntü odağı bir Eksen 1 bozukluğunun özellikleri ile sınırlı değildir; Panik atağı olacağı (Panik bozukluğunda olduğu gibi), genel bir yerde utanç duyacağı (Sosyal fobide olduğu gibi), hastalık bulaşmış olma (Obsesif-kompulsif bozuklukta olduğu gibi), evden ya da yakın akrabalarından uzak kalma (Ayrılma anksiyetesi bozukluğunda olduğu gibi), kilo alma (Anoreksiya nervozada olduğu gibi, birçok fizik yakınmanın olması(Somatizasyon bozukluğunda olduğu gibi) ya da ciddi bir hastalığının olması (Hipokondriazisde olduğu gibi) ile ilgili değildir ve anksiyete ve üzüntü sadece Posttravmatik stres bozukluğu sırasında ortaya çıkmamaktadır.

E. Anksiyete, üzüntü ya da fizik yakınmalar klinik açıdan belirgin bir strese ya da toplumsal, mesleki alanlarda ya da işlevselliğin önemli diğer alanlarında bozulmaya neden olur.

F. Bu bozukluk bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi için kullanılan bir ilaç) ya da genel tıbbi bir durumun (örn. hipertiroidizm) doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değildir ve sadece bir Duygudurum bozukluğu, Psikotik bozukluk ya da Yaygın gelişimsel bozukluk sırasında ortaya çıkmamaktadır.

Diğer belirtiler

Kas gerginliğine bağlı olarak titreme, seğirme kendini sarsak hissetme, kaslarda ağrı olabilir. Çoğu kişinin çeşitli vücutsal şikayetleri vardır. Bunlar arasında soğuk, nemli eller, terleme, mide-bağırsak yakınmaları (ağız kuruluğu, aşırı geğirme hissi, bulantı ya da ishal, yutma güçlüğü), solunuma ait yakınmalar (nefes alma güçlüğü, hızlı nefes alma, boğazda bir yumru hissi, nefesin yetmediği hissi gibi), idrar yolları ve cinsel sistem ile ilgili yakınmalar (idrara gitmede artış, kadınlarda adet bozuklukları ve cinsel isteksizlik, erkeklerde sertleşme ve boşalma sorunları gibi cinsel işlev bozuklukları), kalp-damar sistemine ait yakınmalar (göğüs üzerinde ağrı, kalp atışlarının hızlanması gibi) görülebilmektedir.

Neden önemli

Başka ruhsal hastalıklarla birlikte bulunma oranı yüksektir (saplantı-zorlantı bozukluğu, depresyon, sosyal fobi, panik bozukluk gibi). Stresle bağlantılı başka hastalıklar da (gastrit, irritabl kolon, gerilim tipi bas ağrıları gibi) bu hastalığa eşlik edebilmektedir. Kişinin endişeleri nedeniyle çevresindekileri kısıtlaması sonrasında ailesel ve mesleki sorunlar oluşabilmekte, kişi sosyal ortamlardan uzaklaşabilmekte ve ayrılıklar, boşanmalar, erişkin-çocuk uyuşmazlıkları oluşabilmektedir. İntihar riski her zaman akılda tutulmalıdır. Bu depresyon gelişimi ile ilgili olabileceği gibi, çıkabilecek ailesel sorunlar nedeniyle ve kişinin kendini güçsüz ve çaresiz hissetmesi ile ilgili olabilmektedir. 

Tedavi

En az bir yıl süre ile ilaç tedavisine ek olarak psikoterapi uygulanmalıdır. Bu yöntemlerden birinin ya da birlikte uygulanmasının etkin olduğu gösterilmiştir. Hangi tür tedavinin size uygun olabileceğine doktorunuzla birlikte karar vermek yerinde olacaktır. Bir kişi için uygun olan bir tedavi, diğeri için uygun olmayabilir.

YAB tedavisinde antidepresan ve anksiyolitik ilaçlar kullanılır. Bu ilaçlar depresyonun ve başka anksiyete bozukluklarının tedavisinde de kullanılır. YAB’da etkin oldukları iyi bilinmektedir.

Tedavinin amacı kaygı ve gerginliğin hızla tedavi edilmesidir. Tedavide kullanılan ilaçların ciddi yan etkileri ve bağımlılık riskleri yoktur.